Svalbard’da Gezilecek Yerler

Tromsø’da kaldığım 4 gün sonrasında bir diğer hayalimi gerçekleştirmek için yola koyuldum. Buzulları görmek istiyor ve oradaki yaşam hakkında bilgi sahibi olmak istiyordum . Norveç’e bağlı Svalbard adası benim için doğru bir tercih olacaktı. Hem bulunduğum bölgeye yakın hem de Grönland adasına yakın bir konumdaydı .Ayrıca kuzey ışıklarını da görme şansım olabilirdi. ➡ Svalbard’da gezilecek yerler ➡

Svalbard Vlog ;

Genel Bilgiler

Dünyanın en kuzeyinde bulunan ve kutup ayılarının yaşam yeri olan Svalbard Norveç ‘e bağlı bir adadır. Adanın idari merkezi Longyearbyen’dır. 1926 ‘ya kadar Longyear City olarak bilinen kasaba , adını 1906 yılında Arctic Coal Company ile kömür madenini işletmeye başlayan John Munroe Longyear ‘dan almıştır. Sondaki ‘byen’ takısı ise Norveççe’de şehir anlamına gelmektedir.

Adaların %60′ ı buzullardan oluşuyor ve kış aylarında bu oran daha da artıyor. Saati Türkiye’den bir saat geride fakat ilerleyen günlerde iki saat olacak. Para birimi ise Norveç Kronu (NOK ) ‘dur. Hava sıcaklığı yıl boyunca serin olan bu ada kış aylarında -18 dereceye kadar düşebiliyor .

Türkiye’den buraya direk uçuş bulunmuyor. O yüzden önce Osla’ya gelip daha sonra 4 saatlik bir uçuş sonunda bu adaya varacaksınız. Eğer Tromsø’dan geçmek isterseniz de yolculuk uçakla 1,5 saat sürecek .

Kasım-Ocak arası Polar Night dönemi olacak ve hava tamamen kararacak. Mayıs- Temmuz arası ise 24 saat gündüz yaşanacak. Eğer buzulları ve kuzey ışıklarını görmek istiyorsanız kışın burayı ziyaret etmeniz gerekecek. Ben çok soğuğu ve karanlık havayı sevmediğim için Ekim ayını tercih ettim.

➡ Svalbard’da gezilecek yerler ➡

Bilinmezliğe doğru yolculuk..

Tromsø’dan ayrılmanın üzüntüsüyle hava limanına ulaştım . Bir yandan üzülüyor bir yandan da yeni bir yere gidecek olmanın heyecanını yaşıyordum. Gergindim .. Otel bile ayarlamamıştım çünkü bu sefer otelde konaklamayacaktım .

Couchsurfing uygulamasını biliyorsunuzdur belki . Yurt dışına gittiğinizde orada yaşayan insanların evlerinde konaklayabiliyor , onlarla şehri turlayabiliyor ya da çeşitli etkinliklere katılarak şehir hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Uygulama bu şekilde ve tamamen ücretsiz ! Tabi öncelikle evinde konaklamak istediğiniz kişiyle irtibat kurmanız gerekiyor , eğer sizi kabul ederse konaklayabiliyorsunuz.

Bu yüzden bu benim için bir ilkti yani her şey plansızdı ve ne olacağını kestiremiyordum. Elimde bir adres bilinmezliğe doğru gidiyordum..

Bu kadar stresin altında bir de havalimanı prosedürünü öğrenmeye çalışıyordum. Bomboş bir havalimanı .. Check in işlemlerinizi makinadan yapıyor , makinadan çıkan etiketi bagajınıza yapıştırıyor ve kargoya etiketi kontuardan okutarak bagajınızı yolluyorsunuz .

Sadece bagajı kargoya taşımadığım kaldı ! Neyse hallettim her şeyi işte gidiyorum !!

Yolculuk Başladı..

Uçak hemen hemen doluydu ve bana orta koltuk verilmişti . Fakat şehrin manzarası için A koltuğuna oturmam gerekiyormuş. Bende yolcu bitimi sonrasında kabin ekibine rica ettim. Allahtan boş yer vardı da ve cam kenarına oturabildim. ( Dönüşte ise F koltuğu seçilmeli )

1,5 saat yolculuk sonunda buzullar arasına saklanmış Svalbard gözüktü. Nereye geldim ben hala inanamıyordum . Bir yandan etrafa bakıyor bir yandan da gözlerim kutup ayısı arıyordu.

Svalbard’da gezilecek yerler

İşte sonunda uçaktan inmiştim. Hava çok soğuk gelmedi başlarda heralde heyecandan ateşim başıma vurmuştu 🙂 Tuhaf bir yerdi .Sanki ıssız bir buzul adaya tek başıma bırakılmış gibi hissediyordum.

Havalimanın içerisine girdim , kocaman bir kutup ayısı bana nerede olduğumu bir kez daha hatırlattı. Küçük bir havalimanıydı burası ve sakindi. Gözüm hemen dışarıdaki büyük otobüse ilişti .Hemen şöförün yanına gittim ve adresi göstererek buraya gidiyor musunuz diye sordum. Kendimi köyden şehire gelmiş ve bana yol gösterecek bir tanıdığı arıyor gibi hissettim. Aslında durum tam da böyleydi 😀

Evet otobüs gideceğim yerden geçiyormuş . Yahu ne biçim adresti bu böyle numaralar vardı ve bizim adreslere hiç benzemiyordu. Bulabileceğimden çokta emin değildim. Yanında ki diğer adam da istersem yürüyerekte gidebileceğimi söyledi . Bu kadar ağır valizle ne kadar ilerleyebilirdim ki ? Bütün kışlıklarımı toplayıp gelmiştim . Bunun yanı sıra hem hava soğuk hem de ya kutup ayısı çıkarsa karşıma ne yaparım diye düşünüyordum.

Bindim otobüse ve ödeme yapmak için şöförü bekledim . Fiyatlar yazıyordu tam 75 Kr , öğrenci ise 50 Kr di. Ödeme için tam bana geliyordu ki evine gideceğim kişinin beni havalimanından alabileceğini söyleyen mesajını gördüm. Telefonum yurt dışına açık değildi ama havalimanından bağlandığım wifi hala çekiyordu . Hemen eşyalarımı alarak otobüsten indim ve beni almasını bekledim.

İlk izlenim..

Yabancı birinin evine gidiyordum . En kötü ihtimal otelin yolunu tutacaktım. Sonuçta karma Hostel’de de kalmışlığım var ve bu da bir nevi onun gibi bir şeydi. Zaten insanların dış görünümünden , mimik ve hareketlerinden nasıl bir psikolojiye sahip olduklarını anlayabiliyordum. O yüzden ilk izlenim benim için önemliydi . Elimdeki tuhaf adresi aramak zorunda olmadığım için de mutluydum . İşte geldi ve gidiyoruz, her şey güzel ilerliyordu . Bu arada onun için getirmiş olduğum lokumu da çok beğendi 🙂

Eve vardım ve hemen üzerimi değiştirip dışarıya çıktım. Yalnız çok ilginç ki kapıyı kitlemeye gerek olmadığını söyledi . Bu neydi şimdi ? Dingonun ahırı mı? 😀 Gerçekten çok şaşırdım .. Burada ki insanlar evlerini kitlemiyormuş ki !

Bıraktım her şeyimi eve çıktım dışarıya.. Saat 16:00 civarıydı ve hava kararıyordu . Ee ben daha yeni geldim ama ? Lütfen kararma..

➡ Svalbard’da gezilecek yerler ➡

Tabi ki bir kaç saat sonra hava tamamen karardı 🙂 Çok fazla bir şey göremedim bu yüzden karanlığı oldum olası sevmemişimdir. Korktuğum kadar da değilmiş burası ne kadar da büyütüp stres yapmışım ! Kutup ayısı falan da yok tabi.. Merkez gayet güvenli !

2. Gün

Akşam yatmadan önce bir sonraki günün planını yapmıştım. Sabah erken kalkacak ve şehri turlayacaktım .Sabah oldu saat 7..8..9 beklerken 10 da hava aydınlandı . Ya bu şaka olmalıydı ? Hava aydınlanmadığı için haliyle dışarı da çıkmak istemedim . Hava aydınlanır aydınlanmaz üzerimi giydim ve dışarıya çıkmaya hazırlanırken ev arkadaşım öğle yemeği için iş arkadaşlarına katılabileceğimi söyledi . Bende kabul ettim. Soğukta gezmek için enerjiye ihtiyacım olacaktı.

Porsiyon Somon için 110 Kr ödedim. Buraya gelmeden önce fiyatların Tromsø’dan daha pahalı olacağını düşünüyordum ama sandığımdan daha da uygun çıktı. Fiyatlar Tromsø’dan çok fazla uygundu. Bu arada Norveç’e gelip Somon yiyemeden geri döncem diye bayağı korkmuştum . Yiyince muradıma erdim. Ayrıca çok lezzetliydi . Şiddetle tavsiye ediyorum..

Longyear Mağazası

Tromsø’daki soğuk havadan şikayet ederken -11 dereceye inen soğukluk bende şok etkisi yarattı 😀 Bu yüzden alışana kadar üşüdükçe kendimi mağazaların içerisine atıyordum .

Mağazada kıyafet fiyatları pahalıydı. Bunun yanısıra satılan silahlarda dikkatimi çekti . Eğer Longyearbyen dışına çıkarsanız kutup ayılarıyla karşılaşma ihtimaliniz söz konusu . Yerinde duramayan biri olarak Longyearbyen dışına çıkacağımı biliyordum 😀 Özgürlüğümü kısıtlayan her şey sinirlerimi bozuyor, bu yüzden aslında kendimden de korkuyordum 😀

Silahlarla kutup ayılarını öldürmek kesinlikle yasak . O yüzden onu korkutmak ve uzaklaştırmak için havaya sıkmanız gerekiyor . Siz hayvana yaklaşırsanız ve o size saldırırsa haksızsınız. Eğer durup dururken size doğru saldırmaya gelirse o zaman kendinizi koruma hakkınız var . Ama unutmayın ki bu ada onların yaşam alanı ve siz onların yaşam alanına giriyorsunuz .

Aşağıdaki fotoğraf nerede olduğumu çok iyi açıklıyor. 2.642 insan ve 3500 kutup ayısı yaşıyor. Yani bu da kişi başına 1,5 kutup ayısı düştüğünü gösteriyor 🙂

Ada içerisinde büyük bir tane alışveriş merkezi Lompen Senteret bulunuyor. Stationen restoranın hemen yanında bulunuyor ve içerisinde mağazalar ve ufak bir market bulunuyor. Üşüdükçe buraya gelebilirsiniz . Ayrıca ücretsiz wifi ve oturma alanları da bulunuyor.

Alışveriş merkezinin hemen karşısında ise Svalbard’ın en büyük marketi bulunuyor. Donmuş balık ürünleri oldukça uygundu .

Longyearbyen dışına çıkmak..

İşte korktuğumu yapıyordum . Longyearbyen dışına yani yerleşim yerinden azıcık uzaklaşıyordum !

Svalbard dendiğinde akla ilk gelen yere geldim . Merkezden yürüyerek 25 dakika uzaklıkta kalıyor. Burası inanılmaz soğuktu. Her tarafım karlı dağlar ve donmuş göllerle kaplıydı . Kendimi soğuk hava deposuna atılmış gibi hissettim. Etrafta kimse yoktu ama arada arabalar geçiyordu. Bir süre sonra telefonum soğuktan kendini kapadı ve açılmadı. Tromsø’dan tecrübeliydim. Eğer sizin de yeni nesil iPhone telefonunuz varsa geçmiş olsun. Telefon soğukta kapanıyor ve şarjı bitmişcesine ısınana kadar açılmıyor .

Ben kendimi zor ısıtıyorum be telefon seni nasıl ısıtayım ? !

Aradan 20 dakika geçtikten sonra ellerimi ısıtamaz hale geldim. Ya ben bide montumu almadım ? -11 derece havada neyime güvenerek almadım acaba hala merak ediyorum. Dedim işte bugün hasta olacağın gündür emel..

Aradan 15 dakika sonra kar kıyafeti satan bir dükkan bularak içeriye girdim. Ellerim ısınmaya başladıkça anlamsız bir acı da hissediyordum . Düşündüm de demekki dışarda biraz daha kalsam ne halde olurdum !

Svalbard Müzesi

Biraz kendime geldikten sonra yarın ki programım olan Svalbard müzesine girmeye karar verdim çünkü artık bu halde dışarıda dolaşamazdım.

Müzede ayakkabılarınızı çıkarıp terlikle dolaşmanız gerekecek . Çok tuhafıma gitti. Terlikler de bizim tuvalette kullandığımız terliklere benziyordu. Terliklerimi giydim ve 90 Kr vererek müzeyi gezmeye başladım 😀

Şimdi müzede göreceğiniz tüm hayvanlar gerçek hayvanlara ait .

Müzeye girdiğinizde beklemiş balık kokusuna benzer bir hava ile karşılayacaksınız. Başta bu kokudan rahatsız oldum ama sonradan alıştım. Sonuçta bunlar gerçek hayvan derileri ve böyle kokmaları normaldi.

Müzelerden hoşlanmadığımı her zaman söylüyorum fakat burada hangi hayvan türlerinin yaşadığını merak ediyordum. Bu yüzden müzeye gittim ayrıca burada onlara dokunarak nasıl bir tene sahip olduğunu da öğrenme şansım oldu.

Svalbard’da gezilecek yerler

Müzede dikkatimi en çok çeken şey 2005 yılında Svalbard’ta öldürülmek zorunda kalan bu kutup ayısı oldu.  Okumak isterseniz aşağıya hikayesini bıraktım .

Bir kutup aysının dramı..

Kutup ayları ile Longyearbyen dışında her yerde karşılaşma olasılığınız var. Genelde kamp yapmak yada tepelere tırmanmak isteyen kişilerin yanında tüfek taşıması zorunlu . Olası bir kutup ayısı ile karşılaşıldığında ayılar saldırı öncesi genellikle esneme , ses çıkarma gibi hareketler yapıyormuş, fakat bunları yapmadan direk saldırıya da geçebiliyormuş. Bu durumda hayvanı korkutmak ve uzaklaşmasını sağlamak için tüfeği havaya sıkmanın bir anlamı kalmayacaktır. Bu yüzden bir kutup ayısını vurmak zorunda kalırsanız , göğsüne veya omzuna doğru vurmak gerekiyormuş. Öldüğünden emin olana kadar tüfeği sıkmaya devam edip sonrasında Svalbard valiliğine bildirmek zorunluymuş . Uff ne korkunç .. Bu bilgilerden sonra Türkiye’ye döndüğümde silah eğitimi almaya karar verdim .Bundan sonra bu tarz yerlerde de tek başıma gezmek için bu eğitimi almalıydım 🙂

Ayrıca buradaki Üniversitede okulun ilk günü bu bilgiler tüm öğrencilere veriliyormuş. Halk zaten silahsız merkez dışına çıkmıyor.Herkes benim gibi deli mi ? 🙂

Müzede Svalbard adasının geçmiş yıllarda ki yaşayış biçimimden ve geçim kaynaklarından da bahsediliyor.

Ayağımdaki terlik girişte bahsetmiş olduğum terliğin ta kendisi 🙂

Müzenin içerisinde manzaraya karşı oturarak dinlenebileceğiniz alanda bulunuyor. Müzenin tek dezavantajı wifi olmamasıydı .

Müzeyi gezme faslından sonra eve gitmeye karar verdim sanki biraz kötü hissediyordum 🙂

Bu arada kaldığım evde akşam yemeklerini yapma şansım oluyordu . Sonrasında ise ben ve ev arkadaşımla birlikte bir güzel yiyorduk . Sürekli dışardan yemekten daha uyguna geliyordu . Ayrıca ev sahibine de iş dönüşü jest oluyordu. Ee o kadar evinde konaklıyordum , benimde eve bir katkım olsun degil mi ? 🙂

Akşam kendimi toparladıktan sonra ev sahibimle birlikte dışarıya çıkmaya karar verdik . Svalbard’ı bir de onun gözünden görüp dinlemek benim için büyük bir şanstı.

Svalbard’ın ilk ve son Mezarlığı

Svalbar’ta ölmek yasak ! Longyearbyen’da sadece bir tane hastane bulunuyor ve bu hastanede sadece ilk müdahale yapılıyor .Eğer ölen birileri olursa da en yakın şehre götürülmesi gerekiyor çünkü gömülen kişilerin bedenleri burada soğuk sebebiyle bozulmuyor !

O yüzden burada halk için yapılan bir mezarlık yok. Sadece bir tane mezarlık bulunuyor ve bu mezarlıkta 1917 yılında bulaşıcı hastalık sebebiyle ölen kişilerin cesetleri bulunuyor. Bu cesetler buraya gömülüyor çünkü hastalığın diğer şehirlere yayılması önlenmek isteniyor. Fakat bilim adamları tarafından yapılan araştırmaya göre cesetlerden alınan örneklerde virüsün hala yaşadığı tespit ediliyor. Bu sebeple halk mezarlığa çok yaklaşmıyor.

Svalbard’ın tek serası

Soğuk hava sebebiyle taze meyve ve sebze yetiştirmek burada oldukça zor. Şehirde bir tane market var ve taze ürünler gemiyle buraya ulaştırılıyor. Bu yüzden de fiyatları diğer ürünlere göre daha pahalı fakat şehirde bir tane ufak bir sera bulunuyor. Bu serada yetişen sebzeler otellere veriliyor ve fiyatları dudak uçuklatıyor.

Kıyamet Ambarı

2008 yılında inşa edilen bu ambar bitkilerin soyunun tükenmesi olasılığına karşı dağın derinliklerine yapılmış olan bir ambardır. İçerisinde 500 milyondan fazla tohum bulunan bu ambarda Türkiyeden de tohumlar bulunuyor. Dağın içerisinde bulunan bu ambarda kademeli biçimde sıcaklık azalıyor ve tohumlar -19 derece soğuklukta saklanıyor.

Ren geyiği gördüm..

Hayatımda ilk defa vahşi bir geyik gördüm, üstelik bu bir ren geyiğiydi. Basık kısa boyu , kocaman boynuzları ve sakin hareketleriyle beni mest etti. Gözlerime inanamıyordum . Bu gerçek miydi ?

3.Gün

Dünkü donma tehlikesi yetmemiş gibi bugün tekrar dün gitmiş olduğum yere gitmeye karar verdim. Rüya gibi bir yerdi .. Buzhane gibiydi ama gördüğüm manzarada kendimi orada çok iyi hissetmiştim. Onun dışında bugün şehrin görmediğim yerlerine gidecektim.

Öncesinde bir önceki gün yapmış olduğum gibi ev arkadaşım ve iş arkadaşlarının öğle yemeğine katıldım . Bugün yemeği KROA restoranda yiyecektik. Bu restoranda da günlük farklı yemekler çıkıyor .

Yemek inanılmaz lezzetliydi . Salata , patates ve soslu biftek için 120 Kr ödedim. Şiddetle öneriyorum.

Longyearbyen ufak bir yer . Merkezden dümdüz aşağıya indiğinizde sağ ve sol tarafa ayrılan iki yol göreceksiniz. Sağ taraf bir önceki gün gitmiş olduğum karla kaplanmış olan yoldu ve bu yolun devamında en tepeye doğru çıktığınızda yol bitiyor.

Merkezden en tepeye arabayla 20 dakika sürüyor. Yolun sonundaki tepeye akşam gittim. Sanırım bu hayatım boyunca deneyimlediğim en harika şeydi. Kapkaranlık bir yol ve tepeye çıktığımda ki an anlatılmaz derecede tuhaftı. Karanlık bir havada hiçbir şey görmüyordum ama soğuğu hissediyor ve attığım adımın beni nereye götürdüğünü kestirememek beni korkutuyordu.

Bir sorunun cevabı..

Bana sürekli sorulan bir sorunun cevabını ben burada cevapladım . En çok beğendiğin ve seni en çok etkileyen ülke neresi ? Bu sorunun cevabı;

‘Benim için tüm ülkeler eşdeğer ‘ olurdu.

Şuan ise bu sorunun tek cevabı Norveç’in SVALBARD ADASI !

Yolun sağ tarafını tekrar gördükten sonra sol tarafına doğru gitmeye karar verdim. Buraya merkezden arabayla gitmek 15 dakika sürüyor ve sonrasında yol burada da bitiyor.

Svalbard’da gezilecek yerler

Şehrin bu kesimi diğer tarafa göre daha açık bir alana sahipti ve denize açılıyordu. Bu bölgede halk yaz ayları denize giriyormuş. Bu yolun diğer bir tarafı da havalimanına gidiyor. Tüm Svalbard işte bundan ibaret , geri kalanına gemilerle yada dağlara tırmanılarak ulaşılabiliyor.

Akşam gördüğüm Ren geyiklerine burada da rastladım ve tekrar mest oldum.

Burayı da gördükten sonra Longyearbyen’da atladığım diğer yerleri görmeye doğru yola koyuldum.

Longyearbyen evleri..

Merkezde bulunan evlerin çoğu prefabrik ve sevimli bir görünüme sahip .Evler Longyearbyen’ a renk katıyordu.

Kutup ayısı fotoğrafları ve postları merkezde her yerde karşınıza çıkacak .

Müze hariç şehirdeki tüm ayı postları Kanada’dan geliyormuş. Bunun sebebi ise bildiğiniz üzere burada Kutup ayılarını öldürmek ve avlamanın yasak olması,

Merkezde bulduğum bir mağazanın içerisine girdiğimde hayvan postlarından yapılmış bir çok ürünle karşılaştım. Mağazada görevli olan kadın Kutup ayılarının aslında siyah bir deriye sahip olduğunu söyledi . Herkesin bildigi gibi bende beyaz biliyordum. Ayrıca tüyleri yumuşacık gibi gözükse de oldukça sertti , hatta balıkçılar tüylerinden misina ipi bile yapılıyormuş.

Isınmaya ihtiyaç duyarsanız söylediğim yerler dışında ücretsiz faydalanabileceğiniz kütüphaneye de girebilirsiniz. Yalnız kütüphaneye girerken ayakkabı ve montunuzu çıkartmanız gerekiyor.

Her zaman ki gibi bugün de hava erken karardı 🙂 Merkeze yakın olan ve madenci kilisesi olarak bilinen Svalbard Kilisesini de mutlaka ziyaret edin. Yalnız kütüphanede olduğu gibi Kiliseye de girerken ayakkabı ve montunuzu çıkartmanız gerekiyor.

Svalbard’ta Son Gün..

Burada günler o kadar kısa ki nasıl geçtiğini bile anlamadım . Svalbard gezimin sonuna gelmiştim .

Sabah sabah hava aydınlanmadan koyuldum yola . Bugün güneşin doğuşunu da izleyeceyecektim. Üşüyordum ama değerdi..

Svalbard’da gezilecek yerler

Merkezi de son kez turlayacaktım fakat öncesinde her zaman olduğu gibi ev arkadaşımın öğle yemeğine katıldım.

Sen misin pahalı olan ve beni somon yiyemeden geri döndüren Tromsø ! Al işte gene somon yiyorum ve yarı fiyatına , üstelik sadece 125 Kr ! Reklam gibi olmadı mı sanki ? 😀

Svalbard’da gezilecek yerler

Ayrılma vakti geldi ..Ev arkadaşım sağ olsun beni havalimanına bıraktı . Svalbard için ne otel ücreti ödedim ne de ulaşım parası.. Otelde kalmak isterseniz en dandik yer günlük 500 liradan başlıyor. Bence siz de Couchsurfing uygulamasını kullanarak burada konaklayabilirsiniz. Benim oteli tercih etmeme sebebim hem yerel halkın burada nasıl yaşam sürdüğünü öğrenmek hem de gezi boyunca beni yönlendirecek birine ihtiyaç duymamdı. Biliyorsunuz tek gezmeyi seviyorum ve başkasına ihtiyaç duymaktan hoşlanmıyorum fakat burası farklıydı ve bu benim kutuplara ilk seyahatimdi.

Svalbard’da gezilecek yerler

Svalbard’tan Oslo’ya direk uçuş bulunmuyor bu yüzden Tromsø’da uçaktan inip bagajınızı alıp tekrar başka bir uçağa binmeniz gerekecek.

Svalbard turlar hakkında bilgi

Eğer tura katılmak isterseniz önceden Rusların yaşadığı , 1997 yılında terk ettikleri Pyramiden ve Barentsburg bölgesine giden turları katılabilirsiniz .Sezonu olmadığı için haftanın belli günlerinde turlar vardı ve pahalıydı . O yüzden katılmadım .

Fiyatı 1.500 ile 2.900 arası değişiyor .

Bunun dışında köpeklerle kızak turu (Svalbard Husky )vardı. Buna da katılmadım çünkü köpekler insanları taşırken zorlanıyordu ve bunu gördüğümde onlara çok üzüldüm ve vazgeçtim .

Fiyatı 1,050 Kr

Sezonunda gelirseniz ATV Safari , Balina izleme gibi çeşitli turlara katılma şansınız da olacak. Kalabalığı , soğuk ve karanlık havayı sevmediğim için ben Ekim ayını tercih ettim.

Şansınız varsa Kuzey ışıklarını izlemek için de harika bir yer olacak . Benim döndüğüm akşam kuzey ışıkları harika bir şekilde kendini göstermiş . Sanırım gezim boyunca şansız olduğum tek konu Kuzey Işıkları oldu.

Güncel Svalbard tur fiyatlarına BURADAN ulaşabilirsiniz .

Önemli Bilgiler

• Eğer burayı ziyarete gelirseniz lütfen ama lütfen ülkemizi yanlış tanıtacak hareketlerden uzak durun . Burası küçük bir yer ve yaptığınız hiç bir şey gözden kaçmayacaktır .
• Kilise , kütüphane , müze ve turist bilgilendirme yerlerinde içeri girmeden önce kurullara uyun ve ayakkabılarınızı çıkarın.
• Eğer siz de başkasının evinde kalırsanız evi temiz kullanın , ülkemizden ev sahibine hediye götürün ve mümkünse eve takviyede bulunun ( Mesala benim yaptığım gibi türk yemekleri yapabilirsiniz 🙂 )
• Kasım ayında 24 saat karanlık olacak.

Not ! Hasta olmadım 😀

Oslo’ya verdim ve havalimanında İstanbul’a gitmek için uçağımı beklemeye başladım .Tromsø’dan ayrılırken zaten üzülmüştüm buna bir de Svalbard’tan ayrılmanın da üzüntüsü eklenince gözlerimdeki yaşlara hakim olamadım . Hayatımda ilk defa böyle olmuştum .Elimde değildi ve engel olamıyordum .. Taa ki benimle aynı uçağa binecek bir Norveçli kadın çantasına bir süre bana emanet etmeyi isteyene kadar 😀 Tamam mutlusunuz anladım da bir rahat bırakın da üzüntümü yaşayayım yokk .. 😀 Hemen kendimi toparladım tabi ..

Tromsø ve Svalbard gezisine toplam 9 gün harcadım. Norveç inanılmaz güzel bir ülke ve buraya gelerek hayatımdaki en güzel anılara imza attım ..

Buraya ilk geldiğimde bu insanlar kafayı yemiş diye düşünürken son gün ben de burada yaşamak istiyorum dediğim yer Svalbard Elveda..

Tromsø’da Gezilecek Yerler ve Kuzey Işıkları hakkında bilgiye linkten ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere..